28 Eylül 2018 Cuma

DATÇA CEMEVİ MUHARREM AYINI UĞURLAYIP AŞURE LOKMASINI PAYLAŞTI


Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Datça Şubesi Cemevi, Yassı Muhrrem ve kerbela şehitleri için 23 Eylül 2018 Pazar günü saat 12.30 de Datça Cemevi'nde  Aşure Lokması Etkinliği düzenledi.

HACI BEKTAŞ VELİ ANADOLU KÜLTÜR VAKFI DATÇA ŞUBESİ CEMEVİ, 23 EYLÜL 2018 PAZAR GÜNÜ SAAT 12 30 DA,  DATÇA’LI CANLARLA AŞURE LOKMASINI PAYLAŞIP, KERBELA ŞEHİTLERİNİ ANDI.. 


338 yıldır var olan dinmeyen acımız, bitmeyen yasımız Kerbela.  Dünya var oldukça da acısı yaşanacak, zalimin zulmü lanetlenecek, mazlumlar rahmetle, minnetle, ibadetle ve gözyaşıyla yâd edilecekler.

Bu yıl 11 Eylül 2018 Salı günü başlayan MUHARREM orucumuz 22 Eylül 2018 Cumartesi günü  sona erdi.  Bu  zaman zarfında cem evimizde sohbetleri yürüten kurum dedemiz NİHAT YOLERİ’ ve duaz ve Kerbela ağıtlarıyla bizimle olan Zakir DURSUN ALABIYIK’a; 13 Eylül.2018 Perşembeakşamki Muharrem sohbetimize katılarak KERBELA olayını geniş bir şekilde anlatan Sayın Mimar SEVİLAY MİSLER’e;

Muharremin 7’ sinde bizleri yalnız bırakmayarak sohbetimize katılan Genel Merkez Genel Saymanı Sayın BİNALI EFE  ve kıymetli eşleri hanımefendiye; Muharrem orucu süresince 12 gün boyunca HAYIR Lokması veren canlarımıza, bu hayır lokmaları pişiren ve dağıtan ERDOĞAN AKPINAR,  ŞAHANIM YILDIRIM, HATUN YOLERİ,  MİYASE TOKGÖZ, PAKİZE TAŞDELEN,  CEMİLE DEMİR, ŞEBNEM ÇETINKAYA, VELİ TOKGÖZ ‘e, yönetim kurulu üyelerimize, sevgili aileme ve 12 gün boyunca bizlerle birlikte olan, hizmet eden tüm canlarımıza; ayrı ayrı teşekkür ederim.

Ayrıca bu yıl AŞURE LOKMAMIZI musahip kurumlarımızdan olan PIR SULTAN ABDAL DERNEĞİ’yle aynı gün DATÇA Halkıyla paylaşarak  KERBELA  ŞEHİTLERİMİZİ  birlikte anacağımızı da bilgilerinize sunarım.

Münkir, münafık cümlemizden uzak olsun, Zalimlere yüz bin kere lanet olsun; İmam Hüseyin’e ve 72 şühedayı Kerbela’ya ve tüm gerçek şehitlere rahmet olsun. Mekânları cennet ruhları şad olsun…

Hacı Bektaş-ı Veli Anadolu Kültür Vakfı
Datça Şubesi- Cem Evi
 Başkanı MURAT YILDIRIM



MUHARREM AYI


Kameri ayların birincisi olan Muharrem ayı Arapçada; yasaklanmış, haram kılınmış anlamına gelmektedir. Muharrem ayı birçok inançta önemli olayların meydana geldiğine inanılan kutsal bir aydır. Buna göre birkaç örnek verirsek;
* Hz. Âdem bu ayda tövbe etmiş ve tövbesi kabul edilmiştir.
* Hz. Nuh tufandan bu ayda kurtulmuştur.
* Hz. İsa bu ay içinde dünyaya gelmiştir.
* Hz. İbrahim bu ay içinde ateşe atılmış ve ateşten kurtulmuştur.
Muharrem ayı birçok inanç için önemli bir aydır ancak bu ayı asıl önemli kılan İslam peygamberi Hz. Muhammed ‘in torunu İmam Hüseyin ve yanındakilerin katledildiği dünya tarihinin en vahşi, en acımasız olaylarından biri olan “Kerbela kıyımının”  bu ayda gerçekleşmiş olmasıdır.

Bu kıyım insanlığın yüzünü kızartan,  acı veren ve içinde “insanlık” bulunan herkese keder ve üzüntü veren bir kıyımdır.  Bu olay insanlık yaşadığı sürece bilinçlere her zaman diri kalacaktır.

MUHARREM ORUCU

Oruç, dinsel ya da ahlaki amaçlarla yiyecek içecek ve cinsel ilişkiden uzak durarak nefsi kontrol etmeyi sağlar.

Alevilikte muharrem orucu yas orucudur. Kurban bayramının başlangıcından 20 gün sonra Hz. Hüseyin ve yanındakilerin acısını duyumsamak ve anlamak için tutulmaya başlanır. Muharrem orucu 12 gündür. 3 gün de “Masum-u Pak orucu” tutulur. Masum-u Pak orucu Hz. Hüseyin tarafından Kufe’ye gönderilen ve Yezit tarafından şehit edilen amcasının oğlu Müslüm Bin Akıyıl ve çocukları Muhammet ve İbrahim’i anmak için tutulur.

Biz Alevilerde bu kutsal ayda gün doğumundan gün batana kadar orucumuzu tutar, etyemez, Ehlibeytin uğradığı zulmün anısına su içmez, eğlence yapmayız.   İmam Hüseyin'in acısını yüreğinde hissedenlerin, Abbas'ın kesik kollarından akan kanı kendi kollarından aktığını hissedenlerin eğlenmesi elbette ki mümkün değildir.

AŞURE

Anadolu’da Hakk’a yürüyen kişinin ardından, Hakk’a yürüyen kişinin ruhunun rahatlaması varsa günahlarının Tanrı tarafından bağışlanması amacıyla; kurban kesilir, helva ve/veya lokma dağıtılır. Buna “can yemeği” denir.

Aşure insanlara;  “her acının, ölümün ardından” yaşamın sürdüğünü hatırlatıp, geride kalanların acılarından uzaklaşarak hayatlarını tatlılık içinde sürdürmeleri bilincini vermektedir.
Muharrem orucu ardından Hz. Hüseyin’i ve Ehlibeyti sevenler Kerbela’da şehit olanlar adına insanlara iyilik sunmak ve şehitlerin ruhlarını rahatlatmak amacıyla aşure pişirip dağıtırlar.

Aşure “can yemeği” olarak sunulur.

Değerli canlar,
Muharrem ibadet ayıdır.. Muharrem yas ayıdır... Muharrem batılın Hak'ka kılıç çektiği aydır...  Muharrem aşura ayıdır...

Bu yüce aya kavuşturan Rahman'a had olsun.. Tüm canların ibadeti makbul, duaları kabul olsun..

Datça Hacıbektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Cemevi Başkanı
Murat YILDIRIM

FOTO GALERİ:




















DATÇA CEMEVİ MUHARREM AYINI UĞURLAYIP AŞURE LOKMASINI PAYLAŞTI


Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Datça Şubesi Cemevi, Yassı Muhrrem ve kerbela şehitleri için 23 Eylül 2018 Pazar günü saat 12.30 de Datça Cemevi'nde  Aşure Lokması Etkinliği düzenledi.

HACI BEKTAŞ VELİ ANADOLU KÜLTÜR VAKFI DATÇA ŞUBESİ CEMEVİ, 23 EYLÜL 2018 PAZAR GÜNÜ SAAT 12 30 DA,  DATÇA’LI CANLARLA AŞURE LOKMASINI PAYLAŞIP, KERBELA ŞEHİTLERİNİ ANDI.. 


338 yıldır var olan dinmeyen acımız, bitmeyen yasımız Kerbela.  Dünya var oldukça da acısı yaşanacak, zalimin zulmü lanetlenecek, mazlumlar rahmetle, minnetle, ibadetle ve gözyaşıyla yâd edilecekler.

Bu yıl 11 Eylül 2018 Salı günü başlayan MUHARREM orucumuz 22 Eylül 2018 Cumartesi günü  sona erdi.  Bu  zaman zarfında cem evimizde sohbetleri yürüten kurum dedemiz NİHAT YOLERİ’ ve duaz ve Kerbela ağıtlarıyla bizimle olan Zakir DURSUN ALABIYIK’a; 13 Eylül.2018 Perşembe akşamki Muharrem sohbetimize katılarak KERBELA olayını geniş bir şekilde anlatan Sayın Mimar SEVİLAY MİSLER’e;

Muharremin 7’ sinde bizleri yalnız bırakmayarak sohbetimize katılan Genel Merkez Genel Saymanı Sayın BİNALI EFE  ve kıymetli eşleri hanımefendiye; Muharrem orucu süresince 12 gün boyunca HAYIR Lokması veren canlarımıza, bu hayır lokmaları pişiren ve dağıtan ERDOĞAN AKPINAR,  ŞAHANIM YILDIRIM, HATUN YOLERİ,  MİYASE TOKGÖZ, PAKİZE TAŞDELEN,  CEMİLE DEMİR, ŞEBNEM ÇETINKAYA, VELİ TOKGÖZ ‘e, yönetim kurulu üyelerimize, sevgili aileme ve 12 gün boyunca bizlerle birlikte olan, hizmet eden tüm canlarımıza; ayrı ayrı teşekkür ederim.

Ayrıca bu yıl AŞURE LOKMAMIZI musahip kurumlarımızdan olan PIR SULTAN ABDAL DERNEĞİ’yle aynı gün DATÇA Halkıyla paylaşarak  KERBELA  ŞEHİTLERİMİZİ  birlikte anacağımızı da bilgilerinize sunarım.

Münkir, münafık cümlemizden uzak olsun, Zalimlere yüz bin kere lanet olsun; İmam Hüseyin’e ve 72 şühedayı Kerbela’ya ve tüm gerçek şehitlere rahmet olsun. Mekânları cennet ruhları şad olsun…

Hacı Bektaş-ı Veli Anadolu Kültür Vakfı
Datça Şubesi- Cem Evi
 Başkanı MURAT YILDIRIM



MUHARREM AYI


Kameri ayların birincisi olan Muharrem ayı Arapçada; yasaklanmış, haram kılınmış anlamına gelmektedir. Muharrem ayı birçok inançta önemli olayların meydana geldiğine inanılan kutsal bir aydır. Buna göre birkaç örnek verirsek;
* Hz. Âdem bu ayda tövbe etmiş ve tövbesi kabul edilmiştir.
* Hz. Nuh tufandan bu ayda kurtulmuştur.
* Hz. İsa bu ay içinde dünyaya gelmiştir.
* Hz. İbrahim bu ay içinde ateşe atılmış ve ateşten kurtulmuştur.
Muharrem ayı birçok inanç için önemli bir aydır ancak bu ayı asıl önemli kılan İslam peygamberi Hz. Muhammed ‘in torunu İmam Hüseyin ve yanındakilerin katledildiği dünya tarihinin en vahşi, en acımasız olaylarından biri olan “Kerbela kıyımının”  bu ayda gerçekleşmiş olmasıdır.

Bu kıyım insanlığın yüzünü kızartan,  acı veren ve içinde “insanlık” bulunan herkese keder ve üzüntü veren bir kıyımdır.  Bu olay insanlık yaşadığı sürece bilinçlere her zaman diri kalacaktır.

MUHARREM ORUCU

Oruç, dinsel ya da ahlaki amaçlarla yiyecek içecek ve cinsel ilişkiden uzak durarak nefsi kontrol etmeyi sağlar.

Alevilikte muharrem orucu yas orucudur. Kurban bayramının başlangıcından 20 gün sonra Hz. Hüseyin ve yanındakilerin acısını duyumsamak ve anlamak için tutulmaya başlanır. Muharrem orucu 12 gündür. 3 gün de “Masum-u Pak orucu” tutulur. Masum-u Pak orucu Hz. Hüseyin tarafından Kufe’ye gönderilen ve Yezit tarafından şehit edilen amcasının oğlu Müslüm Bin Akıyıl ve çocukları Muhammet ve İbrahim’i anmak için tutulur.

Biz Alevilerde bu kutsal ayda gün doğumundan gün batana kadar orucumuzu tutar, etyemez, Ehlibeytin uğradığı zulmün anısına su içmez, eğlence yapmayız.   İmam Hüseyin'in acısını yüreğinde hissedenlerin, Abbas'ın kesik kollarından akan kanı kendi kollarından aktığını hissedenlerin eğlenmesi elbette ki mümkün değildir.

AŞURE

Anadolu’da Hakk’a yürüyen kişinin ardından, Hakk’a yürüyen kişinin ruhunun rahatlaması varsa günahlarının Tanrı tarafından bağışlanması amacıyla; kurban kesilir, helva ve/veya lokma dağıtılır. Buna “can yemeği” denir.

Aşure insanlara;  “her acının, ölümün ardından” yaşamın sürdüğünü hatırlatıp, geride kalanların acılarından uzaklaşarak hayatlarını tatlılık içinde sürdürmeleri bilincini vermektedir.
Muharrem orucu ardından Hz. Hüseyin’i ve Ehlibeyti sevenler Kerbela’da şehit olanlar adına insanlara iyilik sunmak ve şehitlerin ruhlarını rahatlatmak amacıyla aşure pişirip dağıtırlar.

Aşure “can yemeği” olarak sunulur.

Değerli canlar,
Muharrem ibadet ayıdır.. Muharrem yas ayıdır... Muharrem batılın Hak'ka kılıç çektiği aydır...  Muharrem aşura ayıdır...

Bu yüce aya kavuşturan Rahman'a had olsun.. Tüm canların ibadeti makbul, duaları kabul olsun..

Datça Hacıbektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Cemevi Başkanı
Murat YILDIRIM

FOTO GALERİ:




















ALEVİLER: ZORUNLU DİN DERSİ KALDIRILSIN DEDİ.


Türkiye genelinde Alevi Örgütlerinin genelinde gerçekleştirdiği Zorunlu Din Dersleri Basın açıklaması Datça Cumhuriyet Meydanı’nda 17 Eylül 2018 pazartesi günü saat 12.30 da Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Datça Şubesi Cemevi ve Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Datça Şubesi tarafından  Zorunlu Din Dersine hayır demek için basın açıklamamızı yaptı. CHP Datça İlçe Başkanı Aytaç Kurt ve ilçe yönetiminin de katıldığı basın açıklamasına Datça Demokratik Platformu da destek verdi. 



Tüm Türkiye’de eş zamanlı olarak yapılan açıklamada, yüzyıllardır, Alevi inancının çeşitli yöntemlerle yok edilmeye, olmazsa dönüştürülmeye, asimile edilmeye çalışıldığı vurgulandı. Zorunlu din derslerinin iddia edildiği gibi din, inanç, kültür ve mezheplerin tanıtıldığı, öğretildiği bir ders olarak uygulanmadığı belirtilerek “Aksine bu derse giren her çocuğa inancı ne olursa olsun, zorunlu olarak Sünni, Hanefi inancın eğitimi, bu inancın tek doğru, mutlak doğru olduğu ve bu inanç ve mezhebe ait uygulamalar öğretilmektedir” denildi.  Aleviler taleplerini ise şöyle sıraladı

ALEVİLERİN TALEPLERİ
♦ Devlet tüm dinlere, inançlara karşı tarafsızlığını korumalıdır.
♦ AİHM kararları uygulanmalıdır.
♦ Din dersi zorunlu değil isteğe bağlı olarak uygulanmalıdır.
♦ Devlet, laik, bilimsel, demokratik, kamusal ve ana dilinde bir eğitim sistemini ve müfredatını uygulamalıdır.
♦ Devlet, ayrımcı, ötekileştirici uygulamalarına son vermelidir.
♦ Devlet Alevileri ‘görmeme, duymama’ tavrından vazgeçmek zorundadır. 

‘BASIN AÇIKLAMASI’




ÇOCUKLARIMIZA RIZASIZ, ZORUNLU DİN DERSİ ZULÜMDÜR! BU ZÜLME RAZI GELMEYECEĞİZ.

Yüzyıllardır, Alevi inancı çeşitli yöntemlerle yok edilmeye, olmazsa dönüştürülmeye, asimile edilmeye çalışılmaktadır. Alevi çocuklarına zorunlu din dersi okutulması da bu amacın, yöntemin bir devamıdır.

Zorunlu Din dersleri iddia edildiği gibi Din, İnanç, Kültür ve Mezheplerin tanıtıldığı, öğretildiği bir ders olarak uygulanmamaktadır. Aksine bu derse giren her çocuğa inancı ne olursa olsun, zorunlu olarak Sünni, Hanefi inancın eğitimi; bu inancın yolun tek doğru, mutlak doğru olduğu ve bu inanç ve mezhebe ait uygulamalar öğretilmektedir.

Türkiye’de örgün eğitim kurumlarında Alevilik yok sayılmakta; Alevilerin bu konuda yargıda hak arama mücadelesi sonuçsuz kalmaktadır. AİHM in aldığı kararlar ise; uygulanmamakla birlikte, “yapıyormuş” gibi göstererek; Alevilik ve Bektaşilik sanki bir kültür ve folklorik bir dinsel unsur gibi müfredatta yer bulmaktadır. Bunun yanı sıra çocuklarımıza, Sünni inancın ibadetleri uygulamalı olarak öğretilmekte; bunları öğrenmesi zorunlu tutulmakta; çocuklarımız inançları nedeniyle bu derslerde aşağılanmaktadır.

Alevilik, hem itikadî olarak, hem de yorum olarak kendine özgü, “Batini” görüşleri olan müstakil bir inançtır. Alevilikte ibadet biçimi diğer inançlardan farklıdır. İbadetimiz Cem’dir. İbadethanemiz de Cemevi’dir.  Bağlama Alevilikte kutsal bir sazdır. Deyiş ve Nefesler, Hak kelamıdır. Hak için Semah döneriz ve “Rızalık” önemlidir.

Mevcut Zorunlu Din Dersi Müfredatında, Aleviliğin bu değer ve ilklerine yer verilmediği gibi; bu değer ve ilkeleri tersine çeviren; yine bu değer ve ilkleri “sapma” olarak gösteren Zorunlu “Sünni, İslami” bilgi, uygulama ve değerler öğretilmektedir.

Diğer yandan Alevilik, Müfredatta, Devletin uygun gördüğü şekliyle yer almaktadır. Devlet eliyle üretilmiş bir Alevilik, Alevilik değildir.  Bu şekliyle bir asimilasyon belgesidir.
Zorunlu Din dersleri insan haklarına, çocuk haklarına ve laiklik ilkesine aykırıdır. Ayrımcı, ötekileştirici ve asimilasyoncu amaçlara hizmet etmektedir.


Türkiye’de Din dersi “Din Eğitimi” şeklinde verilmekte ve Çocuklarımıza Namaz uygulaması, surelerin ezberletilmesi zorunlu tutulmaktadır.


 “Din öğretimi” ve “Din eğitimi” ayrı şeylerdir. Devlet öğrenim gören tüm çocukları tek bir din, tek bir mezhep eğitimi veremez.

Derslerde ve metinlerde tek doğru din ve inancın İslamiyet ve hatta onun bir mezhebi olarak öğretilmektedir.  Diğer din ve inançlara, mezheplere yaklaşım ise; zaman zaman eleştiri sınırlarının dışına çıkan, diğer dinleri aşağılayan ifadelerle yer almaktadır. Hiçbir inanç, din tek doğru imiş gibi öğretilemez. Farklı din ve inançlar aşağılanamaz.

Din öğretimi, çoğulcu, nesnel ve bilimsel bilgilerle öğretilmelidir.
Devlet Dinlere, inançlara karşı tarafsızlığını korumalıdır.
AİHM Kararları uygulanmalıdır.

Din Dersi zorunlu değil isteğe bağlı olarak uygulanmalıdır.
Mevcut müfredatlarda yer alan dinsel telkin, yönlendirme, dini aşağılama ya da tek din ve mezhebin uygulamalarından vazgeçilmelidir.

Zorunlu olmadan öğretilen Din dersi ise; “Din Öğretimi” anlayışıyla ve her dini/inanç grubunun kendisiyle ilgili bölümü hazırlayacağı; Milli Eğitim Bakanlığının ise; İnsan Hakları, Çocuk hakları, ayrımcılık, eşitlik gibi değerleri göz önüne alan bir yaklaşımla denetleyeceği hali ile müfredatta yer almalıdır.

Devlet;  Laik, Bilimsel, demokratik, kamusal ve anadilinde bir eğitim sistemini ve müfredatını uygulamalıdır.

Devlet, ayrımcı, ötekileştirici uygulamalarına son vermelidir.
Devlet Alevileri “görmeme, duymama” tavrından vazgeçmek zorundadır. Eninde sonunda Alevileri görmek, Aleviliği tanımak zorundasınız. Eşit yurttaşlık mücadelesini, kendi inanç ve değerlerimizi koruyarak vermeye devam etmekten vazgeçmeyeceğiz.

Çocuklarımızın Zorunlu Din dersleri ile asimile edilmesini; bu yolla Aleviliğin yok edilmesine hizmet edilmesini kabullenmeyeceğiz.

Demokrasi, , özgürlük, adalet,  hak ve eşitlik taleplerimizden vaz geçmeyeceğiz.
Bizi duyana, görene kadar söylemeye devam edeceğiz ki;
 “Aleviler vardır, Alevilik haktır.”

ALEVİ BEKTAŞİ FEDERASYONU
HACI BEKTAŞ VELİ ANADOLU KÜLTÜR VAKFI
ALEVİ DERNEKLER FEDERASYONU
ALEVİ VAKIFLAR FEDERASYONU
PİR SULTAN ABDAL KÜLTÜR DERNEKLERİ
ALEVİ KÜLTÜR DERNEKLERİ
HACI BEKTAŞ VELİ ANADOLU KÜLTÜR VAKFI DATÇA ŞUBESİ CEMEVİ
PİR SULTAN ABDAL KÜLTÜR DERNEĞİ DATÇA ŞUBESİ

FOTO GALERİ











ALEVİLER: ZORUNLU DİN DERSİ KALDIRILSIN DEDİ.


Türkiye genelinde Alevi Örgütlerinin genelinde gerçekleştirdiği Zorunlu Din Dersleri Basın açıklaması Datça Cumhuriyet Meydanı’nda 17 Eylül 2018 pazartesi günü saat 12.30 da Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Datça Şubesi Cemevi ve Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Datça Şubesi tarafından  Zorunlu Din Dersine hayır demek için basın açıklamamızı yaptı. CHP Datça İlçe Başkanı Aytaç Kurt ve ilçe yönetiminin de katıldığı basın açıklamasına Datça Demokratik Platformu da destek verdi. 



Tüm Türkiye’de eş zamanlı olarak yapılan açıklamada, yüzyıllardır, Alevi inancının çeşitli yöntemlerle yok edilmeye, olmazsa dönüştürülmeye, asimile edilmeye çalışıldığı vurgulandı. Zorunlu din derslerinin iddia edildiği gibi din, inanç, kültür ve mezheplerin tanıtıldığı, öğretildiği bir ders olarak uygulanmadığı belirtilerek “Aksine bu derse giren her çocuğa inancı ne olursa olsun, zorunlu olarak Sünni, Hanefi inancın eğitimi, bu inancın tek doğru, mutlak doğru olduğu ve bu inanç ve mezhebe ait uygulamalar öğretilmektedir” denildi.  Aleviler taleplerini ise şöyle sıraladı

ALEVİLERİN TALEPLERİ
♦ Devlet tüm dinlere, inançlara karşı tarafsızlığını korumalıdır.
♦ AİHM kararları uygulanmalıdır.
♦ Din dersi zorunlu değil isteğe bağlı olarak uygulanmalıdır.
♦ Devlet, laik, bilimsel, demokratik, kamusal ve ana dilinde bir eğitim sistemini ve müfredatını uygulamalıdır.
♦ Devlet, ayrımcı, ötekileştirici uygulamalarına son vermelidir.
♦ Devlet Alevileri ‘görmeme, duymama’ tavrından vazgeçmek zorundadır. 

‘BASIN AÇIKLAMASI’




ÇOCUKLARIMIZA RIZASIZ, ZORUNLU DİN DERSİ ZULÜMDÜR! BU ZÜLME RAZI GELMEYECEĞİZ.

Yüzyıllardır, Alevi inancı çeşitli yöntemlerle yok edilmeye, olmazsa dönüştürülmeye, asimile edilmeye çalışılmaktadır. Alevi çocuklarına zorunlu din dersi okutulması da bu amacın, yöntemin bir devamıdır.

Zorunlu Din dersleri iddia edildiği gibi Din, İnanç, Kültür ve Mezheplerin tanıtıldığı, öğretildiği bir ders olarak uygulanmamaktadır. Aksine bu derse giren her çocuğa inancı ne olursa olsun, zorunlu olarak Sünni, Hanefi inancın eğitimi; bu inancın yolun tek doğru, mutlak doğru olduğu ve bu inanç ve mezhebe ait uygulamalar öğretilmektedir.

Türkiye’de örgün eğitim kurumlarında Alevilik yok sayılmakta; Alevilerin bu konuda yargıda hak arama mücadelesi sonuçsuz kalmaktadır. AİHM in aldığı kararlar ise; uygulanmamakla birlikte, “yapıyormuş” gibi göstererek; Alevilik ve Bektaşilik sanki bir kültür ve folklorik bir dinsel unsur gibi müfredatta yer bulmaktadır. Bunun yanı sıra çocuklarımıza, Sünni inancın ibadetleri uygulamalı olarak öğretilmekte; bunları öğrenmesi zorunlu tutulmakta; çocuklarımız inançları nedeniyle bu derslerde aşağılanmaktadır.

Alevilik, hem itikadî olarak, hem de yorum olarak kendine özgü, “Batini” görüşleri olan müstakil bir inançtır. Alevilikte ibadet biçimi diğer inançlardan farklıdır. İbadetimiz Cem’dir. İbadethanemiz de Cemevi’dir.  Bağlama Alevilikte kutsal bir sazdır. Deyiş ve Nefesler, Hak kelamıdır. Hak için Semah döneriz ve “Rızalık” önemlidir.

Mevcut Zorunlu Din Dersi Müfredatında, Aleviliğin bu değer ve ilklerine yer verilmediği gibi; bu değer ve ilkeleri tersine çeviren; yine bu değer ve ilkleri “sapma” olarak gösteren Zorunlu “Sünni, İslami” bilgi, uygulama ve değerler öğretilmektedir.

Diğer yandan Alevilik, Müfredatta, Devletin uygun gördüğü şekliyle yer almaktadır. Devlet eliyle üretilmiş bir Alevilik, Alevilik değildir.  Bu şekliyle bir asimilasyon belgesidir.
Zorunlu Din dersleri insan haklarına, çocuk haklarına ve laiklik ilkesine aykırıdır. Ayrımcı, ötekileştirici ve asimilasyoncu amaçlara hizmet etmektedir.


Türkiye’de Din dersi “Din Eğitimi” şeklinde verilmekte ve Çocuklarımıza Namaz uygulaması, surelerin ezberletilmesi zorunlu tutulmaktadır.


 “Din öğretimi” ve “Din eğitimi” ayrı şeylerdir. Devlet öğrenim gören tüm çocukları tek bir din, tek bir mezhep eğitimi veremez.

Derslerde ve metinlerde tek doğru din ve inancın İslamiyet ve hatta onun bir mezhebi olarak öğretilmektedir.  Diğer din ve inançlara, mezheplere yaklaşım ise; zaman zaman eleştiri sınırlarının dışına çıkan, diğer dinleri aşağılayan ifadelerle yer almaktadır. Hiçbir inanç, din tek doğru imiş gibi öğretilemez. Farklı din ve inançlar aşağılanamaz.

Din öğretimi, çoğulcu, nesnel ve bilimsel bilgilerle öğretilmelidir.
Devlet Dinlere, inançlara karşı tarafsızlığını korumalıdır.
AİHM Kararları uygulanmalıdır.

Din Dersi zorunlu değil isteğe bağlı olarak uygulanmalıdır.
Mevcut müfredatlarda yer alan dinsel telkin, yönlendirme, dini aşağılama ya da tek din ve mezhebin uygulamalarından vazgeçilmelidir.

Zorunlu olmadan öğretilen Din dersi ise; “Din Öğretimi” anlayışıyla ve her dini/inanç grubunun kendisiyle ilgili bölümü hazırlayacağı; Milli Eğitim Bakanlığının ise; İnsan Hakları, Çocuk hakları, ayrımcılık, eşitlik gibi değerleri göz önüne alan bir yaklaşımla denetleyeceği hali ile müfredatta yer almalıdır.

Devlet;  Laik, Bilimsel, demokratik, kamusal ve anadilinde bir eğitim sistemini ve müfredatını uygulamalıdır.

Devlet, ayrımcı, ötekileştirici uygulamalarına son vermelidir.
Devlet Alevileri “görmeme, duymama” tavrından vazgeçmek zorundadır. Eninde sonunda Alevileri görmek, Aleviliği tanımak zorundasınız. Eşit yurttaşlık mücadelesini, kendi inanç ve değerlerimizi koruyarak vermeye devam etmekten vazgeçmeyeceğiz.

Çocuklarımızın Zorunlu Din dersleri ile asimile edilmesini; bu yolla Aleviliğin yok edilmesine hizmet edilmesini kabullenmeyeceğiz.

Demokrasi, , özgürlük, adalet,  hak ve eşitlik taleplerimizden vaz geçmeyeceğiz.
Bizi duyana, görene kadar söylemeye devam edeceğiz ki;
 “Aleviler vardır, Alevilik haktır.”

ALEVİ BEKTAŞİ FEDERASYONU
HACI BEKTAŞ VELİ ANADOLU KÜLTÜR VAKFI
ALEVİ DERNEKLER FEDERASYONU
ALEVİ VAKIFLAR FEDERASYONU
PİR SULTAN ABDAL KÜLTÜR DERNEKLERİ
ALEVİ KÜLTÜR DERNEKLERİ
HACI BEKTAŞ VELİ ANADOLU KÜLTÜR VAKFI DATÇA ŞUBESİ CEMEVİ
PİR SULTAN ABDAL KÜLTÜR DERNEĞİ DATÇA ŞUBESİ

FOTO GALERİ











HBVAKV Zeytinli Şubesi Cem Evi'ni ziyaret

  Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Datça Şubesi Cem Evi yönetimi 12.12.2023 Salı günü Balıkesir Edremit Zeytinli Cem Evi'ni  Başkan...