Son yıllarda şiddeti giderek artan nefret söylemleri ile ülke biz Aleviler için yaşanmaz bir hal aldı. İnançlarımızın aşağılanıp, kültürümüzün yok sayıldığı; eğitim sitemi ve mahalle baskısı ile asimile edilmeye çalışıldığımız yetmez gibi bu gün ülke yönetimini elinde bulunduran iktidarca hedef gösterilmekteyiz.
Haziran ayaklanması sırasında çıkan olaylarda can veren gençlerimizin failleri "tutukluluklarına gerek görmeyen" mahkemelerce ellerini kollarını sallayarak aramızda geziyorlar. Öte yandan başbakanın kahraman polisi!!? 14 yaşında bir çocuğumuzu Berkin Elvan'ı anmak için bir araya gelen; çoğu yine çocuk yaştaki göstericilerin arasında gerçek mermilerle dolu silahlarını ateşlemekte bir sakınca görmemiştir. Ve bu orantısız müdahaleyle o gün Cem evinde cenazeye katılan Uğur Kurt adlı kardeşimiz boynundan vurulmuştur. Uğur Kurt'un bedeni kanlar içinde yerde yatarken birde cemevi'ne biber gazları atılmıştır. Ama devletin Alevi'ye bakışında ki zorbalık, Alevi malına canına yaptığı saygısızlık bununla da kalmamış. Merhum Uğur Kurt'un Okmeydanı cem evinden cenazesi kaldırılırken kanı daha yerdeyken aralarında milletvekillerinin ve kadınların, çocukların da bulunduğu cemaatin üzerine biber gazı sıkmakta da bir sakınca görmemiştir. Bu vahşettir, zulümdür.
Kamuoyuna sormak isteriz; Alevi nüfusun yoğunluklu olarak yaşadığı yerlerde bir savaş mı çıkmıştır.? -Ki polis gerçek mermiyle guruplara müdahale eder? Ümraniye yada Bağcılar gibi Akp seçmeni, Sünni halkın yoğunlukla bulunduğu semtlerde Rabia işaretleriyle eylem yapanlara polis neden aynı şekilde müdahale etmemiştir?
İktidar, dilinden düşürmediği nefret söylemlerinden, aşağılayıcı ifadelerinden derhal vazgeçmelidir. Biz tüm ötekileştirmelere, atılan tüm iftiralara karşın bu topraklarda kardeşçe yaşamak derdindeyiz. "Ateist Alevi", "Cümbüş evi" söylemleri ile Türkiye'yi Alevi inancı ve Alevi değerlerine saldırarak gerenlerin tek amacı kan dökmek, ülkeyi bölmek ve kendi arzu ettikleri biçimde şekillendirmektir. Üstelik en acı ve korkutucu olanı bu konuşmaların başbakanlık düzeyinde dile getirmesidir.
Bizim devletten beklentimiz bu ve benzeri provakatif söylemlerde bulunanların, insanlarımızın kanını dökenlerin, cezalandırılmalarıdır. Aksi taktirde dün Sivas da Maraş da onar onar yüzer yüzer gerçekleşen Alevi katliamlarını zaman aşımlarıyla meşrulaştırılması yetmez gibi; bu gün sokakta birer birer öldürülüşümüzü onayladıklarını yönünde bir inanç oluşacaktır.
Biz, yapılan bu haddi aşan zulmün hukuk nezdinde cezalandırılmasını istemekteyiz. Her ne kadar İslam dini bizlere kıssası hak olarak tebliğ etse de, Alevi kurumları ve Aleviler olarak adalete olan inancımızı korumaktayız...
Son olarak bilinmesini isteriz ki, biz Alevilerin fıtratında hoşgörü vardır, sevgi vardır, canı candan ayırmamak vardır. Tüm yaşananlara karşı biz bu topraklarda dün de vardık yarında olacağız. Kardeşlik söylemlerinin sözde kalmadığını görmek arzusundayız...
Pir Sultan'ın dediği gibi;
Gelin canlar bir olalım
Münkire kılıç çalalım
Hüseyn'in kanın alalım
Tevekkeltü taalallah
Özü öze bağlayalım
Sular gibi çağlayalım
Bir yürüyüş eyleyelim
Tevekkeltü taalallah
Hacı Bektaşı Veli Anadolu Kültür vakfı Datça şubesi
Başkanı
Murat YILDIRIM
RESİM GALERİSİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder