19 Eylül 2012 Çarşamba

Sivas ve Çorum Katliamlarını Anma Etkinliği Yapıldı.

Sivas ve Çorum Katliamlarını Anma Etkinliği Yapıldı.

Haci Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Datça Şubesi Çorum Ve Sivas Olaylarını Anma Etkinliği Yaptı.

Hz.Ali'nin Doğum Günü ve Sultan Nevruz Kutlaması Datça Vakıf Şube Merkezimizde 21 Mart 2011 Saat 19.00'da üye ve canlarımızın katılımı ile kutlandı.

2 Temmuz 2011 tarihi Sivas (Madımak) olaylarının, 3 Temmuz 2011 tarihi de Çorum Olaylarının yıl dönümünde, Datça Şubesi bu iki olayı 2 Temmuz saat 19.00 da birlikte andı.

Toplantıyı yöneten Yönetim Kurulu üyesi Ali Asker Akay:” Saygı duruşundan Sonra; Sivas ve Çorum Olaylarının yıl dönümü olduğunu anlattı. Bu konuda bugüne Kadar ciddi bir araştırmanın yapılmadığını ve Demokratların daha duyarlı davranmaları Gerektiği konusunu vurgulayan kısa bir konuşma yaptı.

Şube Başkanı Murat Yıldırıma söz verdi. Murat Yıldırım özetle: Eşit Vatandaşlık, hükümetlerin duyarsızlığı ve bundan böyle Nelerin yapılması gerektiğini sıraladı.

Daha sonra söz verilen Yönetim Kurulu üyesi Cemalettin Köse; Yer, zaman ve sonuç olarak konuyu irdeleyen bir metin sundu.

Belediye Başkanı M.Şener Tokcan: Sivas ve Çorum olaylarını tekrar tekrar kınadığını ifade etti. Sivas’ta yakılan şair Metin Altıok ile ilgili anılarını anlattı.

CHP İlçe Başkanı Gökhan Sağır; Birlik, beraberlik duygusuna vurgu yaptı. Kahraman Maraş Olaylarından öldürülen bir sınıf arkadaşıyla ilgili anısını anlattı.

Yönetim Kurulu üyesi Ali Ekber Taşdelen; Tarih boyunca Alevilere hep baskı, zulüm Uygulandığını örnekleriyle anlattı.

Disiplin Kurulu Başkanı Hüseyin Köse de Çorum Olaylarını bizzat yaşadığını anlattı. Bu olaylar sırasında yaşadıklarını ve gördüklerini anlattı.

Üyemiz Zübeyit Çelik’te özellikle mahkemelerde katilleri savunan avukatların şimdiki görevlerini çarpıcı bir şekilde anlattı.

Daha sonra Can Dündar’ın hazırladığı belgesel topluca izlendi.

Yönetim Kurulu Adına Murat Yıldırım Şube Başkanı


Yönetim Kurulu üyesi Cemalettin Köse'nin Konuşması

Değerli canlar,

Biz bugün burada 2 tane katliamda, kıyımda kaybettiğimiz canlarımızı anmak için toplandık. Biri Çorum Katliamı 57 ölü. Diğeri Sivas Katliamı 35 ölü.

Çorum Katliamı: 12 Eylül darbecilerinin darbeyi meşrulaştırmak için giriştikleri açık bir provakosyondur.

Bu katliam 27 Mayıs 1980 de başlayıp 5 temmuz 1980 e kadar devam etmiştir.27 Mayısta MHP li Gün sazak’ın öldürülmesi bahane edilerek sokaklar’’ KANA KAN, İNTİKAM’’ sloganlarıyla işgal edildi. Demokratların ve Alevilerin iş yerleri tahrip edildi, yıkıldı, yakıldı ve yağmalandı. Güvenlik güçleri bu bir toplumsal olaydır. Müdahale edemeyiz deyip seyirci kaldı.

Saldırganlar Alevi mahallelerine saldırdı. Birçok aydın, demokrat ve Alevi yurttaş bu sırada vurularak öldürüldü. Vali sokağa çıkma yasağı koydu. Aleviler evlerine girdi.Saldırganlar özgürce sokakta saldırılarını sürdürdü.Ölü sayısı arttıkça artıyordu.

1 Temmuz 1980 günü’’ YA SUSTURACAĞIZ,YA KANKUSTURACAĞIZ.’’ Bağırışlarıyla ikinci saldırı başladı.Adamlarını Çorum camilerine dağıttılar.Cuma Namazı bitiminde camilere giren bu kişiler: ‘’EY MÜSLÜMANLAR, ALEVİLER MİLÖNÜNDEKİ ALAATTİN CAMİSİNİ BOMBALADI.ŞU ANDA CAMİ VE İÇİNDEKİ MÜSLÜMANLAR YANIYOR.NAMAZ KILAN MÜSLÜMANLAR KATLEDİLİYOR.’’ Diye bağırdılar.

Tahrik sonucu camilerin cemaatları Milönü’ne yığın yığın akmaya başlıyor.(Milönü Alevilerin yoğun olarak yaşadığı Çorum’un bir semti) Polis panzerleri desteğinde saldırı başlıyor.Ölü sayısı durmadan yükselmektedir.

Bu katliamlar köylerde duyulunca sünni köylerden alevi köylerine baskınlar başlıyor.Buğdaylar biçilirken (Bir ay sonra) buğday tarlalarında kayıpların cesetleri çıkmaya başladı.Öldürülüp tarlalara atılmıştı canlarımız. Çevrede çok saygınlığı olan Veli Solmaz Dede diri diri fırına atılıp yakılmıştır.

Sonuç: 57 ölü ,200 yaralı ve300 tahrip edilmiş iş yeri ve ev. Çorum kıyımının davası 8 yıl Erzincan Askeri Mahkemesinde sürdü. 2 sanık 24 er yıl hapise mahkum edildi.Öteki sanıklar serbest bırakıldı.Yani bu katliamı iki kişi yapmış! Peki değerli canlar:İnsan kılığına girmiş,ağzı salyalı binlercesine ne oldu?Onlar şimdi nerede?Ne yapıyorlar? Biz canlarımızı buramıza (kalbimize) gömdük.Onlar buramızda (kalbimizde) yaşıyor, bize ışık, aydınlık saçıyorlar.Yol gösteriyorlar.

Diğerleriyle belki de caddede,sokakta ,markette hergün karşılaşıyoruz.İç içe yaşıyoruz.Onlar çocuklarına-torunlarına kahramanlıklarını anlatıyorlar.Taşla,sopayla,bıçakla,orakla,tırpanla tüfekle insanları nasıl öldürdüklerini anlatıyorlar.Panzerlerle nasıl ezdiklerini anlatıyorlar.Fırınlarda nasıl yaktıklarını anlatıyorlar.

Çocukları, torunları dedelerinden aşağı kalır mı? Onlarda kahraman olmalıydı! Gelsin Maraş.İşte Gazi ve 1 Mayıs.Ve sonra Madımak. Çorum olaylarının üzerinden 31 yıl geçti. Madımak katliamının da üzerinden 18 yıl geçti. Ancak hala Madımak katliamında birinci derecede rol üstlenen katiller 18 yıldır Avrupa’da tatil yapıyorlar.

Katliam hala bütün boyutları ile ortaya çıkarılmadı, devletin katliamdaki sorumluluğu, hukuki olarak tanımlanmadı. Katliamın karanlıkta kalmış gerçek failleri henüz bulunamadı.

Bize göre Madımak katliamı, Şeyh Bedrettin’i asıp binlerce Canı kılıçtan geçirenlerin, Alevileri katleden Yavuzların, Yol Ulumuz Pir Sultan Abdal’ı asan Hızır Paşaların, Koçgiri’de Alevileri katletmek için görevlendirilen Topal Osman’ların, Dersimde binlerce canımızı mağaralara doldurup yakanların, Maraş, Çorum, Gazi ve Malatya katliamlarını yapanların yaptığı insanlık dışı bir katliamdır.

Madımak’ta Metin Altıok ve Behçet Aysan şahsında şiirimiz, Koray Kaya Canımız şahsında çocukluğumuz, 17 genç kızımız ve kadın canımız şahsında kadınlarımız ve semahımız, 70 yaşındaki Asım Bezirci ve Nesimi Çimen şahsında kültürel belleğimiz, Muhlis Akarsu, Hasret Gültekin canlarımız şahsında deyişlerimiz, türkülerimiz yakılmıştır.

Katliamdan önce ozanlar anıtını tekbir getirerek yerlerde sürükleyen ırkçı, gerici, şeriatçı, faşist sürüsü bu pervasızca cesareti kimlerden, nereden almıştı?

Başta dönemin Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Başbakan Yardımcısı, İçişleri Bakanı, Valisi, Komutanı neden katliamı seyretmişler ve katliamcılara müdahale etmemişlerdi?

Katliamın hemen ardından Başbakanın “Çok şükür halkımıza bir zarar gelmedi!” demesi, katliamı onaylayan bir siyasi tavır değil miydi? Katliamın üzerinden 18 yıl geçmiş olmasına karşın neden hiçbir hükümet Madımak Oteli’nin müze olması konusunda somut bir çalışma yapmadı?“açılımların” içinde boğulmaya başladı?

“Açılımlarının” ilkini “Alevi Açılımı” diye başlatan AKP Hükümeti’nin “Alevi açılımından” amacı, Aleviliği Diyanete ve ilahiyatçılara tanımlatarak sünnilik içinde eritip asimilasyon yapmaktan öteye gitmemiştir.

“Alevi açılımı” yapıyorum diyen AKP Hükümeti hala Alevi Köylerine cami yapıyor. “Zorunlu Din derslerini” kaldırmıyor. “Siyasal İslam’ı” sadece Türkiye’de değil Ortadoğu’da bir siyasi proje olarak yaşama geçirmenin çabasını yürütüyor. AKP “Alevi Açılımı” konusunda samimi olsaydı Madımak Oteli bu gün müze olmalıydı. Ama hala “Sivas'ta 35 kişinin ölümüyle sonuçlanan 2 Temmuz 1993 olaylarının meydana geldiği Madımak Oteli, yapılan kamulaştırma çalışması sonrası görüntüsüyle de tarih oldu. 5 milyon 601 bin TL bedelle İl Özel İdaresi'ne devredildi.

Ve Sivas valisi dün açıkladı: ‘’Biz Madımağı Bilim ve Kültür Merkezi ‘’ olarak düzenledik. Aleviler burada ölenlerini anmak için basın açıklaması yapamazlar.

Ancak Örgütlerimiz Madımağa ginede gitti.Engellere rağmen. Yaşadığımız yüzyıl temel haklar ve özgürlükler çağıdır. Devlet ve hükümetler şeffaf ve insan haklarına hizmet eden, demokratik politika yürüten kurumlar olmalıdır. Kendi yurttaşına tek tip “Türk, İslam” gömleği giydirme politikası artık tutmaz. Bu ilkel ve ırkçı bir politikadır. Türkiye’de her toplum kendi kimliği ve kültürü ile özgür, demokratik bir ortamda yaşayabilmelidir.

Bizler, Alevi Sorununa demokratik çözüm isterken bunun temel göstergesinin Madımak olduğunu ısrarla vurguluyoruz.

Türkiye, geçmişindeki bu utancı temizlemek, geleceğini de aydınlatmak zorundadır. Evet, Madımak Müze olmalıdır : burada yakılan canlarımızın anısına saygı için, şiire, semaha, sanata, edebiyata, kültürel değerlerimize ve Alevi İnancına saygı için Madımak UTANÇ MÜZESİ olmalıdır. Bir daha böylesine bir katliamı yaşamayı engellemek için Madımak Utanç Müzesi olmalıdır.

Madımak Oteli’nin müzeye dönüştürülmesi, Yeni Madımaklar yaşamamak için 2 Temmuz’un unutturulması yönündeki girişim ve çabalara set çekmek, toplumun ve devletin yüzleşmesini sağlamak bu açıdan önem taşımaktadır.

Ankara 11.Ağır Ceza Mahkemesinin son duruşmasında savcı Hakan Yılmaz 7 firari sanık hakkında davanın zaman aşımı sürecinin dolması nedeniyle düşmesini talep etti.

Aziz Nesin’ i Madımak Otelinin önündeki itfaiye merdiveninde yakalayan Refah Partili Cafer Erçakmak kaçtı bir daha bulunamadı.Ancak biz onun Fransa da yaşadığını biliyoruz.Temel Karamollaoğlu o zaman Sivas Belediye Başkanıydı.Olaylara bizzat katılıp halkı kışkırttı ve Madımağa saldırttı.Bu adam bu davadan berat etti.Hükümlülerden biri ziyaretine gelen eşini cezaevi koşullarında hamile bıraktı.

Bizler 18 yıldır kararlı bir şekilde Madımak katliamının, sadece Madımak’ın da değil, bir arada yaşama kültürünü tahrip eden karanlıkta kalmış bütün katliamların aydınlığa kavuşturulması için mücadele veriyor ve laikliği, bireyin ve emeğin özgürleştirilmesini, devletin demokratikleştirilmesini savunan güçlerle omuz omuza olmayı önemsiyoruz.Bu yöndeki çalışmalarımıza devam edeceğiz.Hepinize saygılar sunarım.

2 Temmuz 2011-DATÇA/C.KÖSE

Hiç yorum yok:

HBVAKV Zeytinli Şubesi Cem Evi'ni ziyaret

  Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Datça Şubesi Cem Evi yönetimi 12.12.2023 Salı günü Balıkesir Edremit Zeytinli Cem Evi'ni  Başkan...