Alevi inancında, Hızır Orucu üç gündür. Eskiden dedeler bir çok köyde talipleri
olması ve ulaşım güçlüğü nedeniyle aynı günde cem ve cemaat kuramadıkları için
farklı günlere yayarak ifa etseler de; günümüzde Hızır orucu tüm Alevilerce Şubat
13,14,15 de tutulmaktadır. Böylesi “Talib bin ise bir gibi otura” düsturuna da
uygun olandır.
Hızır orucunun en temel kaynağı Kuran dır. Bakara suresi, 203 ayetinde;
“Sayılı günlerde Allah’ı zikredin.”denilmektedir. Kuran’ın tevilini yapan Abdulbaki
Gölpınarlı Kuran mealinde bu sayılı günlerin zilhicce ayı olduğu ve o ayın da
Şubat ayının 13–14-15’inci günlerine tekabül ettiğini belirtir. Hızır orucunun
geçtiği diğer bir sure de İnsan suresi 7–8–9 ayetleridir.
İslam aleminde bir veli, peygamber olarak kabul edilen Hızır, Arapça da “El hazır,
Al Hızır” olarak geçmekte ve "yeşillik" anlamına gelmektedir. Çünkü Hızır’ın
oturduğu yerlerin yeşerdiği görülmüştür.
Hızır, Aleviler arasında çok özel bir yere sahiptir. Çünkü o, fakirin yanında zalimin
karşısındadır. Darda kalanların yanındadır. Ak sakallı, bembeyaz elbiseleriyle
Bozat’ına binip diyar diyar dolaşarak insanları koruyan, kollayan, kurtaran ve
hoşgörü ile sevgiyi harmanlayan Pir’dir. Bilge, ulu, evliya ve derviş gibi; bir değil
birden fazla kişiliğiyle insanlara doğru yolu gösteren manevi güçtür. Hızır; yol
gösterendir. Vesiledir. Mürşittir. Çünkü o ilahi rahmet ve sırların bilgisine
sahiptir.
Her insanın yaşamında mutlaka şükran günleri vardır. Zor günlerden kurtulanlar,
şükranı olarak dualarının, kurbanlarının, lokmalarının kabulü için, dar günlerinde
Hızır yetişsin diye Allah rızası aşkına, Hızır aşkına, Ehl-i Beyit aşkına, oruç
tutarlar.
Allah irade sıfatını yalnızca insanlara vermiştir. Oruç iradenin imtihanıdır. Vücuda
aklın hükmüdür, kendi bedenine sözün geçmesidir.
Cenab-ı Allah; “Oruç benim içindir, onun mükâfatını ben vereceğim” diye
buyurmuştur.
Bu niyetle Hızır orucu üç gün (salı-çarşamba-perşembe) tutulduktan sonra, yani
perşembeyi cumaya bağlayan gece evin hatunu (hanımı) tarafından hazırlanan;
genişçe bir tepsi içerisinde dibekte iyice kavrulmuş olan Orta
Anadolu’da "Köme" veya "Kömme", Doğu Anadolu’da ise Kavut olarak ifade
edilen lokmanın üstü kapatılarak bir odaya konulur. İnanca göre perşembeyi
cumaya bağlayan gece Hızır gelerek Kavut'a bir iz veya işaret koyar. Daha
sonra Kavut eğer kesilmişse kurban ile birlikte lokma olarak dağıtılır.
Hızır kurbanı, sıradan kurbanlar gibi değildir. Kurban edilecek hayvan en az iki üç
ay öncesinden belirlenir. Bu süre içerisinde iyi beslenir. Tuzu, suyu ve yemi eksik
edilmez. Kurban önce temizlenir. Kurban kesilirken, kanına kimsenin
basmamasına dikkat edilir. Akan kan ya bir çukura akıtılır üstü kapanır veya
suyla kan yıkanarak, kan izi ortada bırakılmaz. Kesilen kurban etinden bir kısmı
pişirilerek ev halkına paylaştırılır. Kalan büyük bir kısmı da kapı komşuya
dağıtılır. Kurban kemikleri gelişi güzel çöpe atılmaz. Kurban kemikleri açılan bir
çukura özenle yerleştirilerek üstü kapatılır. Bu işlemler bittikten sonra hazır
bulunanlar bir birlerine niyaz olurlar.
Her an her yerde hazır ve nazır olan, çaresizlerin çaresi, umutsuzların umudu
Zorda kalanların carına yetişen Hızır, cümlemizin yardımcısı olsun Allah
herkese Hızır elinden doluyu içmek nasip eylesin. Dualarınız kabul,
ibadetleriniz makbul olsun, Gerçeğe Hü…
Hacı Bektaşı Veli Anadolu ve Kültür Vakfı
Datça şubesi
Murat YILDIRIM
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder